DELİL VE HUCCET
Kur’an ve Hadis ehl-i İslâm’a delil ve huccettir. Hıristiyanlara, yahûdilere ve mecûsilere, Müslüman olmayanlara delil ve huccet değildir.
Amma biz, Tevrat’dan İncil’den, yahûdiler ve hıristiyanlar aleyhine delil çıkarabiliriz. (s. 16)
Bismillâhirrahmânirrahim
Muhterem cemâat! Îmânı bilelim, îmân ile ittisaf edelim. Küfrü bilelim, küfürden kaçınalım. Çünki, küfrü bilmeyen, küfrün içine düşer de haberi olmaz!
Mü’min ile kâfir arasında mukayese:
Mü’min, şer’an Cenâbı Hakk tarafından yasaklanan şeylerin günah olduğuna inanır; işlememeye dikkat eder. Kâfir, günahların günah olduğuna inanmaz, fırsat düşürdükce işler. Mü’min yalanın günah olduğuna inanır, kâfir inanmaz! Mü’min hırsızlığın günah olduğuna inanır, kâfir inanmaz!
Mel’unların dikkatleri: Din ölsün, din dirilmesin!
Bağlara davar sığır girdi, bağları harâb etti, zararlandırdı desen kimse duymaz! Lâkin, müezzin Arabca ezan okudu desen, müdir, kaymakam, derhal tâkîbâta girişir! Ammeye zarar olurken tâkîbâta girişmezler de, ezân-ı Muhammedî okununca tâkîbâta girişmeleri, hangi akl-ı selime sığar? Bu din düşmanlığından başka bir şey mi? Buna mü’min inanır, kâfir inanmaz!
Kumar yasaktır! Buna Muhammed ümmeti inanır, Muhammed ümmeti olmayan inanmaz! Dönümbaşı kakmak yasaktır. Buna Muhammed ümmeti inanır, Muhammed ümmeti olmayan inanmaz! Hz. Muhammed; dönümbaşı kakan mel’undur, dedi!
Yalan söylemek haramdır, buna mümin inanır, kâfir inanmaz. Verilen sözü yerine getirmemek haramdır, günahtır, buna Muhammed ümmeti inanır, kâfir inanmaz.
Îmânı olan, Allah’ın verdiği nimetleri düşünür, Allah’a şükreder!
Dişler, Allah Teâlâ’dan bize ihsan edilen bir nimettir! Takma dişlerin en fiyatlısı, beşyüz liraya ise, Allah Teâlâ’nın ihsan ettiği bütün ve sağlam dişler, bin lira değer versen çok değildir! Sökülüp yerine başkası konmaya imkânı olan diş, bu değerde olursa, ya yerine bedel konmaya imkân olmayan başka âzâların değerleri nicedir? Meselâ, dil! On bin liraya dilini isteseler, tâlib olsalar verir misin? Hayır nerede? Göz kulak, el ayak, kalb ona göre… Binlerce lira versen, kimse ne dilini, ne gözünü ne kulağını, elini ayağını vermez! Hele hele aklını, milyon (s. 17) lira versen, kimse aklını vermez! Akıl olmayınca neylesin parayı!
Allahlı olanlar, îmânlı olanlar, Hz. Muhammed’e tâbi olanlar, bunları düşünür. Vücûdunda cisminde bedeninde olan bu nimetleri düşünür, bilir. Büyük değerleri ve kıymetleri olduğunu bilir. Allah Teâlâ’ya şükreder. Hep bu nimetleri Allah Teâlâ’dan bilse, kendinden bilmez!
Amma, Allahsızlar, îmânsızlar, Hz. Muhammed’e tâbi olmayanlar, yukarıdan beri saydıklarımı Allah’dan bilmezler, kendilerinden bilirler. Şükretmek akıllarına gelmez. El ayak, yüz kulak, dil diş akıl, bunlar piyasaya çıkarmak, kıymet takdiri etmek düşünceleri bunların büyük nimet olduğunu bildirir. Bu düşünceler hep diş takmaktan neşet etmiştir.
Kısas! Öldüreni öldürmek, maktülün hısım akraba tarafında buğuz kin bırakmaz. İki tarafın kalbleri tertemiz olur. İşte şeriat-ı Muhammediyye’nin hükümleri hep böyledir. Kalbleri tathir eder. Kanunun hükümleri ise böyle değildir. Meselâ katilin sağ kalması, habs olması, hapishaneden çıkması maktül tarafının buğuzunu kinini artırır. Bir dalaşma daha olmasına sebeb olur. Hem de katil mahbus, milletin başına yük olur, milletin ekmeğini yer. Mâdem ki katil maktülü öldürmüş, katilin de ölmesi lâzım. Can, can ile ödenir. Can hapis ile ödenmez. Maktülü öldüren katilin yaşamaya ne hakkı var? Maktülün evliyâyı umûrda olan hakkı, katilin öldürülmesidir. Evliyâyı umûr, maktülün hakkını yemeye katilin cezasını hafifletmeye ne hakkı var? Sonra da milletin ekmeği ile katil canavarı beslemeye ne hakkı var? (s. 18)
Mustafa Özdamar
06 Temmuz 2021
idefix.com’dan SATIN AL
dr.com.tr’dan SATIN AL
kitapyurdu.com’dan SATIN AL
www.kirkkandil.com